Sayfalar

4 Nisan 2014

Nereden düştüm ben bu kanaviçe sevdasına !

+ Nasılsın?Napıyorsun?
x Kanaviçe yapıyorum.
+Anlamadım, napıyorsun?
x Kumaş işliyorum baba.
+İyi aferin, ben seni işleme yapasın diye onca zaman okuttum zaten kızım.





Üniversiteden mezunduktan sonra ile şe başlamadan önce geçen o 3 aylık dönemde kendimi eve kapatıp günde aralıksız 18 saat kanaviçe işlediğim günler olduğunu düşünürsek babamın bu tepkisi gayet normal olmalı :)
Ömrü hayatım boyunca 3 gün peş peşe dinlenme moduna giremedim; e haliyle bahsettiğim 3 -aylık dönemde de böyle bir hobiye kendimi açamam normal oldu yani :)

Kanaviçeye nasıl başladım, nerden aklıma geldi hiç hatırlamıyorum; sadece Eminönü'nde gezerken hazır şablonları çok beğenip pahalı bulduğumdan almadığımı hatırlıyorum. (Ama aynı gün eski usûl başlangıç setine 2,5 katı para vermiştim! )  Sonrasında da gördüğüm herkese "bak bak dün bunu yaptım.  Nasıl olmuş?" Diye sormalarım başladı; sonrasında da yaptıklarımı kumaştan ürüne dönüştürme aşamasında da "dikiş bilmiyorum; ondan çok kötü oldu."diye somurtmalarım.

Hani hobi denilem şey için terapi yontemi derler ya aynen öyleymiş: sinirlendiğimde, moralim bozulduğunda oturup kanaviçe işler oldum. O güzel olunca moralim düzeliyor;  beceremediğimde daha çok sinirlenip asıl sebebi unutuyorum.
Öyle bir hale dönüştü bende işte ...    

                            








Şimdilik kanaviçe iplerimin görselleri var. Yaptıklarımın görselleri de pek yakında :) 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder