Sayfalar

12 Kasım 2014

pastırma (a)yazı

Sizi bilmem ama,1 haftadır süregelen pastırma yazı-ya da ayazı olduğunu söyleyenler de var- bana pek bi' iyi geldi,
Garip bir neşe doldu içim.
2 aydır yaşadıklarımı alışmak zorunda oldğum yeni düzeni aklımım bir köşesine atıp da en ufak şeylerden mutlu olma hali vardı.

-Balat'ta bir kilisenin bahcesinde yetiştirilen Faya bitkisinden bir dal almış gelmiş.  Konuşmanın ortasında " 2 yaprağını al  cüzdanına koy, bereket getirirmiş" dedi. Kokuyor mu, kokusu neye benziyor; yeni bir bitkiyi keşfederken mutlu oldum.
- aileye yeni katılan ufaklığın bakışını gördüm,  Yeni hayatlar, yeni umutlar gördüm; yeni gelenimiz için mutluluktan yaşardı gözleri bu sefer diye mutlu oldum.
-falında istediğini görmedim, hatta olmaz bu iş dedim diye trip yedim..  Başka tripleşecek herhangi bir konumuz yokmuş dedim mutlu oldum.
-aşure vakti gelmiş, benim 40 çeşitlisini sevdiğimi bilen "Mediha bak sana ayrı yaptık, böyle seversin" diyecek canımdan çok sevdiklerim var diye mutlu oldum.
-2 aya kadar çok şekerli içiyorum diye içmekten çekindiğim çayı artık şekersiz iciyorum; çayı muhabbetiyle tatlandıranlarım var diye mutlu oldum.
-Öyle ki çalıştığım  proe için gelen her numuneyi paketini açarken hediye paketi açıyormuşum gibi mutlu oldum :)

Pastırma (a)yazının son günleri ama olsun, insan mutlu olmak istesin yeter ki...
Mutluluğunuz daim olsun :)

7 Kasım 2014

Bir şarkı dinlersin, işte bu dersin ...

Hani bazı şarkıları çok defa dinlemişindir, ama radyoda bir anda karşına çalınca, şarkının tamamı değil de bir parçası  tam da içinde olduğun ama kendine bile anlatamadığın duygularını özetleyiverir ya; işte tam o andayım şu anda. 



"her gecenin sabahı,
her kışın bir baharı, 
her şeyin bir zamanı, 
benim dermanım yok ..."



- Her zaman Fikret Kızılok'tan dinlediğim şarkıyı bu sefer bir de Mehmet Erdem'den dinliyorum bu sefer. - 

1 Ekim 2014

Babasının Kızı / Zaman kavramı

Bugün tam 20 gün oldu; babamsız olan hayata alışmaya çalışıyoruz hep birlikte. Daha doğrusu onun yerinin dolmayacağını bilerek onun bıraktığı yerden hayatlarımıza devam ediyoru, etmeye çalışıyoruz. ..

28 Ağustos 2014

Daaannn!!!

"Seni çok iyi anlıyorum" dedim, ilk defa birini anlayabilmek için empati kurmam gerekmemişti ya da kendi yaşadığım zorluklardan yola çıkarak bi yerlere vardırarak söylememiştim bu cümleyi. Halbuki ne kadar garip değil mi, hep karşımızdakini bir nebze olsun rahatlatabilmek için kullanırız da içi boş kalır bu cümlenin.
Karşımdakinin o gün hissettikleri çook daha önceden hissetmiştim. Hatta o kadar uzun zaman olmuştu ki unutmuşum. Sanırım o şekilde görünce hatırladım, aynı şeyleri yaşarken neler hissettiğimi.
"Biliyorum... Peki nasıl katlandın?"  Daaannn! Cidden nasıl katlanmıştım, nasıl unutmuşum onca şeyi?  O güne kadar hiç düşünmemiştim, düşünme ihtiyacı bile duymamıştım ki. Aslında unutmamıştım, Yaradan öyle bir hafıza vermiş ki zaten hiçbir şeyi unutamıyorum; unutmak istesem de unutamıyorum. Farketmeden "Zaman!"  diyiverdim bir çırpıda.  "Zamanla alışıyorsun".
Sonra sarıldık, ağlaştık. Kendime değil; ona ağladım.  Kendi başıma yeniden gelirse naparım diye değil; o alışıncaya kadar "zaman" denen o ilaç ona nasıl geçecek, onun için diye ağladım. Ağlayamadım da gerçi, düğüm oldu her şey boğazıma.

Düşündüm sonra "zaman her şeyin ilacı" derler ya cidden her şeyin ilacı.

Zati şu insan evladı bi' ölüme çare bulamamış da farkına varamamış; en güzel çare de zamanmış onun da farkına varamamış.

(Müzik dinleyerek okumak isterseniz fonda Düş Sokağı Sakinleri-Zaman Siler Her Şeyi olsun)

23 Ağustos 2014

neşe > fondöten

İlk fondötenimi 23, ilk pudramı 25 yaşında aldım dersem makyaj ile aramdaki ilişkiyi gayet rahat çözebilirsiniz sanırım.

10 Temmuz 2014

Defterime kedi konmuş

Üniversitedeyken eskiz ve not defterlerimin kapaklarına birşeyler yazar çizer fabrikasyon kılıfından kurtarmaya çalışırdım. Boyaların üzerine koyucu  yapmadığım için ya çantamı ya a elimde tutarken elimi boyardı.




4 Haziran 2014

Hesabı Alabilir Miyim Lütfen? ll Kişniş Şekeri

Son zamanlarda kendime garip bir huy edindim. Gittiğim yerin 2 şeyiyle çok ilgileniyorum:
 1. Tuvalet tasarımı ( i'm an architect u know . Huh! Diye bakış atıyorum)
2. Hesabı sunuş biçimleri.

Bu ikisi, oturma alanındaki yaratmaya çalışılan konsept, vurgulanmak istenenleri hooopp bütünleyip önünüze sunuveriyor sanki.

Yemek fotoğrafı koymadan mekan önerileri yazmak istiyordum ki bu yeni takıntım hızır gibi yetişti imdadıma :)

İlk hesap sunuş fotoğrafı eski mekanlardan birinden, Zencefil'den olsun.


Hesabın yanında ismini hatırlayamadığım otların olduğu mis gibi kokan bir kase ve yaninda kişniş şekeri getiriyorlar.
Bahçesi "İstiklal Caddesi'ne bu kadar yakinken bu kadar sakin böyle güzel bir yer de mi varmış" diye bir hayli şaşırdım. Kendilerine has isimler verdikleri, farklı menülerini gördükten sonra, hesapla birlikte gelen ilk kez  duyduğum "kişniş şekeri" için de "buraya has bir şeker mi ki?" düşünmedim değil.
(yolu buraya düşmeyip de Kişniş şekerini denemek isteyenler en sevdiğim tatlı dükkanı olan Ali Muhittin Hacı Bekir'den bulabilirler.)

Zencefil
Şehit Muhtar Mah. Kurabiye Sk. No:8 Beyoğlu 


12 Mayıs 2014

25 Yaş Mutlulukları #1

25 yaşında olmak çok güzelmiş; sürekli güzel haberler alıyorsun:

-E sonunda gönlüne göre ev buldu.
-G sözlendi.
-D işe girdi.
-E çok istediği doktora programı için kabul aldı.
-D asistan oldu.
-M askerden geldi.
-D ve B kendi mimarlık ofislerini açtılar.
-E ve M nikah tarihlerini aldılar, evleniyorlar.
vs diye uzayan mutluluk sebeplerin oluveriyor.

Bugün bu güzel haberlere bir tanesi eklendi; çok yakın arkadaşlarımdan Nur, resmi olarak "yüksek" ünvanını aldı.
Eee Nur'a çok önceden yaptığım kanaviçeden kitap ayracı postu da ne zamandır taslak olarak bekliyordu; ama bu güzek haberle hoopp tüm yazıyı sildim,baştan yazıverdim.
Kısmet bugün yayımlamaktaymış :)




psikolojik akımlar ft. mimari akımlar :P




fotoğraf biraz bulanık ama olsun affeyle Nur :))


Not1: Yüksek PiSikolog esprisini yapmazsam olmaz.  :)
Not2: İlk başta yazdığım güzel haber listelerinde herkesin bir baş harfi var; bakalım kendinizi bulabilecek misiniz ;)
Not3: Bir de "C kabul aldığı üniversite için burs alırsa" ooo değme keyfime :) 





4 Nisan 2014

Nereden düştüm ben bu kanaviçe sevdasına !

+ Nasılsın?Napıyorsun?
x Kanaviçe yapıyorum.
+Anlamadım, napıyorsun?
x Kumaş işliyorum baba.
+İyi aferin, ben seni işleme yapasın diye onca zaman okuttum zaten kızım.





Üniversiteden mezunduktan sonra ile şe başlamadan önce geçen o 3 aylık dönemde kendimi eve kapatıp günde aralıksız 18 saat kanaviçe işlediğim günler olduğunu düşünürsek babamın bu tepkisi gayet normal olmalı :)
Ömrü hayatım boyunca 3 gün peş peşe dinlenme moduna giremedim; e haliyle bahsettiğim 3 -aylık dönemde de böyle bir hobiye kendimi açamam normal oldu yani :)

Kanaviçeye nasıl başladım, nerden aklıma geldi hiç hatırlamıyorum; sadece Eminönü'nde gezerken hazır şablonları çok beğenip pahalı bulduğumdan almadığımı hatırlıyorum. (Ama aynı gün eski usûl başlangıç setine 2,5 katı para vermiştim! )  Sonrasında da gördüğüm herkese "bak bak dün bunu yaptım.  Nasıl olmuş?" Diye sormalarım başladı; sonrasında da yaptıklarımı kumaştan ürüne dönüştürme aşamasında da "dikiş bilmiyorum; ondan çok kötü oldu."diye somurtmalarım.

Hani hobi denilem şey için terapi yontemi derler ya aynen öyleymiş: sinirlendiğimde, moralim bozulduğunda oturup kanaviçe işler oldum. O güzel olunca moralim düzeliyor;  beceremediğimde daha çok sinirlenip asıl sebebi unutuyorum.
Öyle bir hale dönüştü bende işte ...    

                            








Şimdilik kanaviçe iplerimin görselleri var. Yaptıklarımın görselleri de pek yakında :) 




Ah 20lik Vah 20lik


7 ay önce hayatımdan çıkardığınız bir şey nasil olur da hala canınızı acıtabilir, hala bütün pozitif enerjinizi bir anda sıfırlayıp eksi hanelere indirebilir?

Hayır eski sevgili acısından filan bahsetmiyorum; "madem gitmek için girdiydin hayatıma bari bu kadar acı çektirmeseydin" dediğim şey "Yirmilik Dişim" !
Kendisinin hayatımdan çıkması tam 2 saatlik bir ameliyatla oldu. Öyle ki hiç bir şey yiyemediğim için 5 günde 0 çaba ile 2 kilo verdim. Ağzım yüzüm kaydı;  5 gün sessizlik orucuna girdim. 24 saat kesintisiz migren ağrısına maruz kalmış biriyken 10 gün sonra "Allahım sana geliyorum"  diye tepindiğimi, sırf ağrısı uyutmuyor diye ağrı kesiciyi aldığım gibi uyuyabiildiğim 3saat için mutlu oluyordum.
Aklım erdiginden beri toplasam 5 sefer antibiyotik kullanmadım; bunun yüzünden 10 gün x2 den 3 antibiyotik kullandım.
Vs.vs


               

Bahsettiğim durum tam olarak budur: operasyondan 4-5 gün sonra istemsiz yaptığım mimikler...

Bundan sonra sinirlendiğiniz kişiye"Mediha'nın yirmiliği gibi yirmiliğin olsun" diye bir bir kalıp kullanabilirsiniz mesela !?

Not: Bu yazı gömülü yirmiliğim çekildikten 7 ay sonrası çenemde oluşan çukurun tedavi edilemeyeceğini öğrendikten sonra bütün sinirim-sinir bozukluğumla yazılmıştır.

Not2: bu yazıyı okuyup da yirmilik çektirdirmekten vazgeçmeyin sakın. Zira cektirmeseydim iltihap, sağlam dişlerimin de çekilmesi gibi durumlar olacaktı. Daha çok ağrı yapacaktı. Çektirin kurtulun yani :)


18 Mart 2014

1 kuruş

3 kuruşluk küpe buldum ! Valla!


7 Şubat 2014

bekle-me

Bazen sadece beklersin:

25 Ocak 2014

benim küçük sarı çiçeklerim


Sonunda buldum ! Tam 4 aydır deli gibi ofiste masama koyabileceğim küçük güzel bir saksı çiçeği arıyordum; ki cidden sonunda buldum!